Akademi tarafından hakkı yenen filmler listesi yapılsa heralde bu listenin en başlarında Christopher Nolan’ın Prestij’i yer alırdı. Bu filmin Oscar’da yalnızca en iyi görüntü yönetimi ve en iyi sanat yönetimi dalında aday gösterilmesi gerçekten dünya sinema tarihine geçecek bir olaydır. En iyi uyarlama senaryo, en iyi kurgu ve en iyi filme aday gösterilmemesi geriye dönüp baktığımızda şaşırtıcı geliyor. Aslında bunun pek çok sebebi var.

Prestij Işığında Tesla Gerçeği
Fakat Nolan filmlerinin bir ortak noktası daha vardır. Büyük bütçeli tüm filmlerinde bilim önplana çıkar. İşte Prestij’de de Tesla önplana çıkıyor. Çağının en büyük bilim adamı. Denenmeyenleri deneyen. Alternatif akım üzerinde duran bir bilim adamı. Doğru akımda harcanan masrafı ortadan kaldıracak bir düşünce yapısı. Tesla bu fikri Edison’a açtığında bu fikir onun hiçte hoşuna gitmedi ve Tesla’yı hayalperest olarak gördü. Fakat yıllar sonra Tesla’nın dehasının her şeyde ortaya çıktığını görüyoruz. Her yerde elektrik üretmek için kurulan barajlar var. Tesla uzaktan kumanda,mikrodalga fırın ve elektron mikroskobu gibi icatlarıylada bilinir. Esas önemli olanı onun zamanda yolculuk gibi hayalgücünde sınır tanımayan deneyler yaptığıda söylenir. Aslında Nikola Tesla’nın dünya üzerinde tanınması belli güçler tarafından engellenmiştir. Ölümünden sonra tüm projelerine FBI el koymuş ve ortaya çıkmasını istemediği gerçekleri saklayarak kendi lehine kullanmış olabileceği üzerinde durulur. Alternatif akım ve elektromanyetik dalgalar alanında birçok sırrı gizlenmiştir. Zamanından 100lerce yıl öteye gitmiş ve icatlarıyla dünyanın tarihine etki edecek her adama deli yaftası yapıştırılır. Nikola Tesla’da bunların en başında gelmektedir. Dünya üzerinde en çok bilinmesi gereken adamdır fakat bilinmez. Çünkü o kablolara ihtiyaç duymadan elektriği kullanmayı keşfeder. Fakat zamanın tekelleri elbette bu buluşun önüne geçecektir. Günümüzde bile hala kablolardan ve gereksiz birçok gerçekten zengin olan şirketleri görüyoruz. Fakat Tesla aslında yıllar önce bunlara çözüm bulmuştu. Havayı kullanarak enerjinin transferini yapmayı keşfeden bu adamın bilinmesi elbette istenmez. Çünkü dünyanın yararına masrafsız yapılan icatlar dünyayı yöneten azınlığın hoşuna gitmez. Onlar halkı zor durumda bırakacak masraf ve faturalarla boğulacağı bir dünya kurgularlar. İşte günümüzde yaşadığımız dünya. Belkide dünyanın başka bir yerinde örneğin Cern’de ışınlamayı denediler. Fakat bizim bundan asırlar sonra haberimiz olucak. Yapılan ilk icatlar her zaman ordular ve askeri alanlarca kullanılır. Büyük devletlerin büyük silah gücünü oluşturan bu gelişmeler halka hiçbir zaman açılmaz. Tesla bunları başarmışken, birileri tarafından alaşağı edilmiş bir bilim adamıdır. Nolan’da Prestij filminde işte buna değiniyor. Filmin bir yerinde kablosuz yanan lambaları, diğer yerinde ise Edison’la olan savaş gibi rekabetini veriyor bize. Fakat bunu öyle sinemasal ve büyülü, bazende anlaşılmaz bir dille aktarıyor ki hangi açıdan neye bakacağımızı bilemiyoruz. Nolan filmleri bir yamaçtan yukarı bakmak gibidir. Çünkü onun filmleri zirvededir. Siz izlerken zirvede olanları uzak olduğu için net göremezsiniz. Oysa filmin tam içindesinizdir. Filmden çıktığınızdaysa aslında zirveden dağın eteklerine bakmanız gerektiğini anlarsınız. Çünkü görmeniz gereken şeyler birle sınırlı değil bazen bir elin parmaklarından bile fazladır. Bu yüzden Nolan filmlerini bir kere izlemek asla yeterli değildir. İşte sihir budur. Gerçek sihir.
" Hilenin sırrını arıyorsunuz, ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istiyorsunuz. "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder