Bazen eski bir dosta rastlarsınız. Ansızın özlem kuşatır
benliğinizi. Her şey değişmiş gibi gelir. Gözlerine baktığınızda maziyi
görürsünüz. Siz geçmişe gitmeden geçmiş ayağınızın önüne serilir. İşte o an
zaman durmuştur. Etrafınızdakiler kaybolur. Yalnızca iki kişilik bir yolculuk
başlar. Derinlerden bir yerlerden hatıraları çıkarırsınız. Yosun tutmuş paslı
bir kutuyu açmak gibi heyecanlıdır yaşanmışlıklar. Kendi kendini imha eden
kriptodur geçmiş. Bir hakkınız vardır. Çözümü, çözümsüzlükle mümkün. Biri eskileri
isterken, öbürü yenilere koşmak için saatini gözler. Anmak zaman ister, biri
zaman ister, biri sanki yıllardır tutulduğu esaret hücresinden kaçmak ister.
Kriptonun çözümsüzlüğü burada başlar. Geçmişi açmak için elinizde tuttuğunuz
anahtarı eski dosta uzatırsınız. O kaçmak için beklediği mahzenin kapısını
açar. Size gülümser, size özlemle sarılır. Son bir zafer kazanmış gibi artık
veda ister. Misafir hayatımızda, misafirdir insanlar…

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder